Category Archive : Genel

Fed Faiz Artışları Kripto Fiyatlarını Neden Düşürüyor?

Fed esas olarak ekonomiyi yavaşlatarak enflasyonu yavaşlatmayı hedefler. Sonuç, yükselen fiyatları yavaşlatacak olsa da, yavaşlayan ekonomi aynı zamanda şirket karlarını ve yatırımcı duyarlılığını da bitirir.

Ve bu olumsuz duygu Wall Street ile sınırlı kalmaz. Riskten kaçınma davranışı, kötüleşen bir ekonomiye uyum sağlamak için kripto pazarına da nüfuz eder. Bu doğrudan bir ilişki olmasa bile son birkaç aydır bu kalıbın işlediğini defalarca gördük.

Bitcoin’in fiyatı, merkez bankasının federal fon oranlarını yüzde 0,75 oranında artırdığı Fed’in Haziran toplantısının ardından 17.500 dolara kadar düşmüştü.

Basitçe baktığınızda, yükselen faiz oranlarının NASDAQ üzerindeki etkisini görebilirsiniz ve kripto para birimlerinin yüksek büyüme teknoloji hisseleri ile benzer davrandığı da bir gerçek.

Yani kripto para piyasası, Fed’in son faiz artışlarından doğrudan etkileniyor ve diğer yüksek risk varlıkları gibi, Fed’in açıklamalarına karşı oldukça hassas davranıyor.

Kısacası, yüksek risk içeren varlıklar faiz oranlarının arttığı ortamı sevmezler çünkü faiz oranlarının arttığı ve yüksek olduğu ekonomilerde, borçlanma maliyeti artar, büyüme yavaşlar ve sermaye de haliyle daha güvenli limanları tercih eder.

Bitcoin Dominance Nedir? Bitcoin Piyasa Hakimiyeti Ne Anlama Gelir?

Bitcoin Dominance, Bitcoin’in sahip olduğu piyasa değerinin kripto para piyasasının genel değerine oranını ifade ediyor.

Eğer Bitcoin Piyasa Hakimiyeti düşüyorsa, BTC değer kaybederken diğer kripto para birimlerinin değer kazandığı anlamına geliyor. Tam tersi durumda da diğer birimler değer kaybederken BTC değeri yükseliyor. Yani Bitcoin Piyasa Hakimiyeti, BTC’nin kripto pazarındaki hakimiyetini ifade ediyor.

Bitcoin Hakimiyeti önemli bir ölçümdür. Bu, birçok deneyimli traderın oldukça yakından takip ettiği bir şeydir. Bir araç olarak, kripto alanının nasıl performans gösterdiği ve nereye gittiği konusunda size bir fikir verebilir.

Bitcoin ortaya çıkan ilk kripto para birimi olduğundan, hakimiyeti her zaman en yüksek seviyede olmuştur. Diğer kripto paraların çoğu, dünyadaki önemli gelişmelere yanıt olarak Bitcoin’in hareketini takip etme eğilimindedir, bu nedenle genel kripto piyasası değeri genellikle Bitcoin’in hareketlerini yansıtır.

Bitcoin en eski ve en baskın kripto para birimi olduğundan, piyasa bilgilerini daha hızlı emme eğilimindedir. Ayrıca, altcoinlerden çok daha hızlı tepki vererek, önemli bir altcoin fiyat hareketi olmaksızın Bitcoin Hakimiyetinde bir değişikliği tetikler. Bu nedenle, yatırımcılar Bitcoin Dominance’daki bu hareketleri tespit edecek kadar hızlıysa, onlara kârlı işlemler yapmalarına yardımcı olabilir.

Bitcoin hakimiyeti düştüğünde ancak Bitcoin fiyatında bir artış gözlemlendiğinde, bu, yükseliş piyasasında altcoinlerin Bitcoin’den daha iyi performans gösterdiği anlamına gelir. Bu, altcoin satın almak için bir sinyaldir ve ayrıca Bitcoin’in yakında biraz hız kazanabileceğini de gösterebilir.

Bitcoin Hakimiyeti düşen Bitcoin fiyatları ile azaldığında, genel bir düşüş piyasasına işaret eder ve tüm kripto para birimlerinin düşmesi muhtemeldir. Bu, fiyatlar yeterince düşük olduğunda yatırımcıların BTC düşüşünü nakde çevirmeleri veya satın almaları için bir işarettir.

Bitcoin Dominance, Bitcoin fiyatındaki artışla arttığında, Bitcoin’in altcoinlerden daha iyi performans gösterdiği anlamına gelir. Bu, Bitcoin için olumlu bir piyasa duyarlılığına işaret ediyor ve yatırımcılara satın alma sinyali veriyor olabilir.

Bitcoin fiyat düşüşleri ile Bitcoin Hakimiyeti arttığında, bu, altcoinlerin Bitcoin’den daha iyi performans gösterdiği ve piyasanın yakında altcoinler için düşüşe geçebileceği anlamına gelir. Şu anda, yatırımcılar altcoinlerden para çekmeli ve Bitcoin’e tutunmalı denilebilir.

Yatırımcılar, Kaybetme Korkusunun (FOMO) bazen insanların hızlı para kazanmak için dürtüsel işlemler yapmasına neden olduğunu unutmamalıdır. Öte yandan, bazı yatırımcılar piyasadaki bir düşüşe dair en ufak bir şüphede panik satışına başlarlar. Bu tür tepkiler de Bitcoin fiyatlarında kısa vadeli hareketlere ve hakimiyetine neden olabilir.

Boğa Piyasası ve Ayı Piyasası Nedir?

Sürekli ve önemli ölçüde büyüme yaşanan piyasalara boğa piyasası denir. Sürekli ve önemli ölçüde düşüşler yaşanan piyasalara ayı piyasası denir. İkisinin de kendine özgü fırsatları ve tehlikeleri vardır.

Kripto paralar, hisse senetleri, gayrimenkuller veya başka bir varlık olması fark etmeksizin piyasaların genellikle iki şekilde tanımlandığını görürsünüz: boğa piyasası veya ayı piyasası.

Basitçe söylemek gerekirse boğa piyasası yükselen, ayı piyasası ise düşen piyasadır. Piyasalar genellikle günlük (hatta anlık) dalgalanmalar yaşadığından, bu iki terim genellikle yalnızca aşağıdaki durumda kullanılır:

  • Uzun vadede çoğunlukla yukarı veya aşağı hareket yaşanması
  •  Önemli ölçüde yukarı veya aşağı doğru salınım (yaygın olarak kabul edilen oran %20’dir) 

Boğa Piyasası nedir?

Boğa piyasası veya boğa koşusu, yatırımcıların çoğunluğunun satın alım yaptığı, talebin arza ağır bastığı, piyasa güveninin yüksek olduğu ve fiyatların yükseldiği bir dönem olarak tanımlanır. Belirli bir pazarda, fiyatların hızla yukarı doğru eğilim gösterdiğini görürseniz bu, yatırımcıların çoğunluğunun fiyatın daha da artması konusunda iyimser veya “boğa gibi” olduğunun bir işareti olabilir. Bu durumda bir boğa piyasasının başlangıcıyla karşı karşıya olabilirsiniz.

Fiyatların zamanla artacağına inanan yatırımcılar “boğa” olarak adlandırılır.  Yatırımcı güveni arttıkça olumlu bir döngü ortaya çıkar Bu döngünün daha fazla yatırım çekme eğilimi göstermesi fiyatların yükselmeye devam etmesine neden olur. 

Her kripto para biriminin fiyatı, insanların bu varlığa olan güveninden büyük ölçüde etkilendiği için bazı yatırımcıların kullandığı bir strateji, yatırımcıların belirli bir piyasadaki iyimserliğini belirlemeye çalışmaktır (“piyasa duyarlılığı” olarak bilinen ölçüm).

Boğa piyasasının sonunu belirleyen nedir?

Boğa piyasası sırasında bile yol boyunca dalgalanmalar, düşüşler ve düzeltmeler olacaktır. Kısa vadeli aşağı doğru hareketler, kolayca hatalı bir şekilde boğa piyasasının sonu olarak yorumlanabilir. Bu nedenle, fiyat hareketini daha uzun zaman diliminde inceleyip eğilimin tersine döneceğine dair olası işaretleri daha geniş bir perspektiften dikkate almak önemlidir. (Daha kısa zaman diliminde çalışan yatırımcılar genellikle “dipten satın almaktan” bahseder.)

Tarih, boğa piyasalarının sonsuza kadar sürmediğini ve bir noktada yatırımcı güveninin azalmaya başlayacağını göstermiştir. Bu durum, elverişsiz mevzuatlar gibi olumsuz haberlerden, virüs salgını gibi öngörülemeyen koşullara kadar her şey tarafından tetiklenebilir. Keskin bir aşağı doğru fiyat hareketi, daha fazla yatırımcının fiyatların düşmeye devam edeceğine inandığı ayı piyasasını başlatabilir ve bu yatırımcıların daha fazla kaybı önlemek için satış yapmaları aşağı yönlü bir sarmala neden olabilir.

Ayı Piyasası nedir?

Ayı piyasası arzın talepten daha büyük olduğu, güvenin düşük olduğu ve fiyatların düştüğü zaman dilimi olarak tanımlanır. Fiyatların düşmeye devam edeceğine inanan kötümser yatırımcılara bu nedenle “ayı” denir. Ayı piyasalarında takas yapmak, özellikle de deneyimsiz takasçılar için zor olabilir.

Ayı piyasasının ne zaman sona ereceğini ve en düşük fiyata ne zaman ulaşıldığını tahmin etmek zordur. Zira geri sıçrama genellikle ekonomik büyüme, yatırımcı psikolojisi ve dünya haberleri veya olayları gibi birçok dış etkenden etkilenebilen, yavaş ve öngörülemeyen bir süreçtir.

Ama bu piyasalar beraberlerinde çeşitli fırsatlar da getirebilir. Sonuçta, yatırım stratejiniz daha uzun vadeli ise ayı piyasasında satın alım yapmak, döngünün tersine dönmesiyle para kazandırabilir. Kısa vadeli stratejilere sahip yatırımcılar da geçici fiyat artışları veya düzeltmelerinden yararlanabilirler. Daha gelişmiş yatırımcılar için, açığa satış gibi stratejiler vardır. Bu, bir varlığın fiyatının düşeceğine oynamaya dayalı bir stratejidir. Birçok kripto yatırımcısının kullandığı başka bir strateji de, varlığın yükselmesi veya düşmesinden bağımsız olarak, her hafta veya ay belirli bir tutarda (örneğin 50 $) yatırım yaptığınız ortalama dolar maliyetidir. Bu, riskinizi dağıtır ve hem boğa hem de ayı piyasalarına yatırım yapmanızı sağlar.

“Boğa” ve “Ayı” terimleri nereden geliyor?

Birçok finansal terim gibi, bunların da kökenleri net değildir. Ancak çoğu insan, bu terimlerin ilgili hayvanların saldırma biçiminden kaynakladığını düşünmektedir: Boğa boynuzlarını yukarı doğru kaldırarak ayılar ise pençelerini aşağı doğru savurarak saldırır. Elbette, terimlerin kökeni ile ilgili uzun bir teori ve kanıt geçmişi vardır. 

RSI Nedir? Pozitif ve Negatif Uyumsuzluk Ne Anlama Gelir?

Relatif Güç Endeksi (RSI indikatörü) belirlenen zaman aralığındaki kapanış değerlerini bu zaman aralığının bir önceki kapanış değerleriyle kıyaslayarak hesaplanan, kısa ve orta dönemli trendin yönü ile ilgili tahminde bulunmayı sağlayan bir göstergedir.

RSI Örnek vermek gerekirse; siz 7 günlük bir zaman dilimi seçtiyseniz, gösterge son 7 günün günlük en yüksek kapanışını ve en düşük kapanışını hesaplar, sonra en yüksek gün kapanışlarının toplamını gün sayısına böler, en düşük kapanışların toplamını gün sayısına böler. Çıkan değerin 0 ile 100 arasında olacağına dayanan bu göstergede iki işlem birbirine bölünür ardından çıkan sonuç 1 ile toplanır ve formülde bulunan 100 rakamı çıkan sonuca bölünür. Böylelikle sonuç  0 ile 100 arasında olur.

RSI temel prensipte 30 ile 70 arasında seyreder. 30’un altı aşırı satış, 70’in üstü ise aşırı alış bölgesi demektir.

Yani temelde, RSI 30’un altındayken yakın bir zamanda alımların olacağını, 70’in üstündeyse de yakın bir zamanda satışların olacağının sinyalini verir. Fakat tabi ki bunun ne zaman olacağı kesin değildir. Yani tam 30 değerinde alımlar gerçekleşmez veya tam 70’de satışlar olmaz. Çünkü gerçek dünyada piyasalar esnek ve değişken yerlerdir.

Bir diğer püf nokta ise boğa piyasasında (bull market) RSI 50’nin altına düşmeme eğilimi gösterirken, ayı piyasasında (bear market) RSI 50’nin üstüne çıkmama eğilimi gösterir. Tabi bu, genel prensiptir. Çoğu zaman gerçek dünyada bu değer 40 ya da 45 de olabilir. Yine RSI, boğa piyasasında 90’lara kadar çıkabilir yani 70’in üstünde olması hemen satış yiyeceği anlamına gelmemektedir.

RSI Uyumsuzlukları

RSI uyumsuzlukları, pozitif uyumsuzluk ve negatif uyumsuzluk olarak ikiye ayrılır. Pozitif uyumsuzluk al sinyali, negatif uyumsuzluk sat sinyali verir. Pozitif uyumsuzluk parite düştükten sonra yükselirken aranır, negatif uyumsuzluk ise yükselen trendde iken aranır. Şimdi bunları biraz açalım ve örneklendirelim.

Pozitif Uyumsuzluk

Pozitif uyumsuzluk, traderlar için genellikle olumlu algılanır ve mantığı basittir. İndikatör diplerinin yükselirken, fiyat değerlerinin bunun tersi olarak düşmesi ile oluşan uyumsuzluktur. Buradaki uyumsuzluğun anlamı temelinde şudur; burada bir manipülasyon söz konusudur.

Örnekte görüldüğü üzere fiyatlar aşağı yönlü dip dip giderken RSI indikatörü yukarı yönlü artış göstermiştir. Pozitif uyumsuzluk tam olarak budur. 

Negatif Uyumsuzluk

Negatif uyumsuzluk olumsuz bir anlam taşır ve şu anlama gelmektedir. Şu anda varlığın fiyatı yükseliyor ancak indikatörlere göre bu yükselişin bir anlamı yok yani bir manipülasyon söz konusu olabilir.

Örnekte görüldüğü üzere fiyat değerleri yukarı yönlü tavanlar yapıyor ancak indikatör buna bir anlam veremiyor ve değerin aşağıya düşmesi gerektiğini söylüyor. Sonuç olarak yükseliş çokta uzun sürmüyor ve ciddi oran da büyük bir düşüş meydana geliyor.

Bitcoin balinası nedir ve Bitcoin balinaları nasıl izlenir?

Balinalar, kripto ve geleneksel pazarlardaki ani fiyat dalgalanmalarından sık sık sorumlu tutulur. Piyasa fiyatlarını manipüle etme yetenekleri göz önüne alındığında, genel Bitcoin ( BTC ) yatırımcılarının, birini balina yapan nüansları ve ticaret üzerindeki genel etkisini anlamaları çok önemli hale geliyor.

Büyük miktarda BTC içeren cüzdan adresleri Bitcoin balinaları olarak tanımlanır. Büyük miktarlarda BTC’yi bir cüzdandan diğerine boşaltmak veya aktarmak, fiyatları olumsuz etkiler ve daha küçük tüccarlar için kayıplara neden olur. Sonuç olarak, Bitcoin balinalarını gerçek zamanlı olarak izlemek, küçük çaplı tüccarların dalgalı bir pazarda karlı ticaretler yapmalarına olanak tanır.

Bitcoin’in küresel ve merkezi olmayan doğasına rağmen, balinaları takip etmek ve izlemek, kripto borsalarından ve hizmetlerinden hazır ticaret verilerine erişmekten ibarettir. Bilinen balina adreslerini izlemeyi, sipariş defterlerini, piyasa değerindeki ani değişiklikleri ve kripto borsalarındaki işlemleri içeren balina faaliyetlerini izlemenin dört ana yolu vardır.

Bilinen balinaları izlemek, bir balina ticaretiyle karşılaşma olasılığı önemli ölçüde arttığından, daha küçük yatırımcılara bir başlangıç ​​sağlar. Ayrıca, sipariş defterleri ve kripto borsalarındaki işlemler yoluyla piyasa değişikliklerini takip etmek, volatilite sırasında kâr etmek için kullanılabilecek gelen balina ticaretini gösterir.

Kripto topluluğu ayrıca, yatırımcıları başarılı balina ticareti hakkında bilgilendiren, genellikle gönderenin ve alıcının cüzdanları ve miktarı hakkında bilgi içeren ücretsiz hizmetler kullanır. Balina ticaretini otomatik olarak izlemek için en popüler hizmetlerden biri, Twitter’da büyük işlemlerle ilgili uyarılar veren @whale_alert’tir.

Ayrıca, balinalar kripto pazarında daha pozitif bir duygu beklerken, çok sayıda altcoin Bitcoin’in düşüş trendlerini taklit etmeye devam ediyor.

Kripto paranız bir borsada duruyorsa, gerçekten sizin midir?

Daha geniş kripto dünyası için çalkantılı bir gerginlikten sonra, Voyager yatırımcılarının varlıklarını kaybedebileceği haberleri sektörü daha da sarstı. Yatırımcılar kripto borsalarından geri çekilirken, bazıları sektörün orijinal mantralarından birine geri dönüyor: “Sizin Anahtarlarınız Değil, Sizin Kripto Paranız Değil”.

Yatırımcıların dijital para birimlerinin kontrolünü elinde tutması gerektiği fikrinin etrafındaki nostaljiye rağmen, mevcut kargaşanın kripto dünyasını, odağın aracılardan yoksun yeni bir finansal sistem yaratmak olduğu daha basit bir zamana geri döndürmesi pek olası değil. Mevcut sarsıntı acı verici olsa da, geçen yıl Bitcoin fiyatı zirveye ulaştığında alana giren perakende yatırımcılara sert bir şekilde inerken, bazıları bunun tam olarak borç verme, bahis yapma ve verim çiftçiliği gibi yeni kreasyonlar – ve onların zenginlik vaadi – olduğunu söylüyor.

Çevrimiçi bir eğitim platformu olan Hype Free Crypto’nun kurucusu Dror Poleg, “Ana akım kullanıcılar için, ademi merkeziyetçilik, anonimlik veya bu hareketi başlatan insanların ideolojik gündemleri nedeniyle buraya gelmiyorlar” dedi. “Son dalgadaki insanların çoğu, finansal spekülasyon ve kriptonun başlaması gereken hiçbir şeyle ilgili olmayan farklı ürünler olan bir ana neden için geldi.”

Orijinal Adım
Bitcoin başlangıçta, üçüncü taraf kurumlardan ve merkez bankalarının kaprislerinden uzakta, bireylerin paralarını kontrol etmelerinin bir yolu olarak ortaya çıktı. Bu merkezi olmayan vizyon, endüstrinin genişlemesiyle aşındı: Daha fazla para aktıkça, yüksek getiri elde etmek için egzotik yollar sunan çok sayıda borsa ve ticaret platformu, özellikle yeni yatırımcılar için çekiş kazandı.

Son aylarda kripto yatırımcıları, birkaç firma para çekme işlemlerini durdurduğu veya iflas başvurusunda bulunduğu için varlıklarının kaybolduğunu gördü. Voyager’a ek olarak, yatırımcının varlıklarını kendi platformlarına hapseden diğer platformlar arasında, borç verme, ödünç alma ve alım satım hizmetleri de sunan Celsius, Babel Finance ve Vauld yer alıyor.

Türbülans, bazı kripto yatırımcılarını borsalardan uzaklaştırdı ve muhtemelen donanım cüzdanları aracılığıyla kendi kendini korumaya itti. Bir Glassnode analizine göre, Temmuz ayı başlarında, zincir içi aktivite Kasım ayının en yüksek seviyelerine göre %13 düştü – en son 2018 ve 2019’un ayı evrelerinde görülen ve Bitcoin 10.000 dolardan daha az değerdeyken görülen seviyeler.

Kripto analisti ve “The Wolf of All Streets” podcast’inin sunucusu Scott Melker, bazı yönlerden kriptonun çözmek için yaratıldığı aynı problemlerden rahatsız olduğunu söyledi.

Melker, “Kendi kendine saklamanın en büyük faydaları, potansiyel olarak bozuk sistemlerin dışında kalmayı ve banka hücumlarına maruz kalmanızdır” dedi. “İnsanların kendini korumaya inanmasının nedeni, her gün dünyanın her yerinde gerçekleştiğini gördüğümüz en kötü senaryoya karşı bir önlemdir.”

Cüzdanlar
Donanım cüzdanları, kripto depolamanın popüler bir yoludur. Teknoloji, sahiplerinin madeni paralarını güvenle saklayabilecekleri ve özel bir anahtarla erişebilecekleri bir USB anahtarına benzer şekilde çalışır. Madeni paralar, üçüncü taraf bir emanetçi yerine bireysel bir sahibinin gözetiminde kalır.

Cüzdan geliştiren bir şirket olan Ledger, son birkaç ay içinde, özellikle kripto borç veren Celsius’un para çekme işlemlerini dondurmasından sonra ve yine en büyük borsalardan biri olan Coinbase’in CEO’su Brian Armstrong’un bunu yapmaya zorlanmasından sonra büyük artışlarla, bir satış artışı gördüğünü söyledi. Şirketin iflas edeceğine dair söylentileri yalanladı.

“Talihsiz, ama bence insanlar kripto hakkında temel bir şeyi anlıyorlar, eğer kendin saklama yapamıyorsan, o zaman neden kripto?” Ledger’ın baş deneyim sorumlusu Ian Rogers. “Birçok insan kime güveneceğini bilmenin zor olduğunu öğreniyor.”

Donanım cüzdanları hala risk taşıyor. Yatırımcılar parolalarını hatırlayamadıkları veya özel anahtarlarını kaybettikleri için milyonlar kaybetti. Ve varlıklar, geleneksel bankalarda parası olan yatırımcıları koruyan Federal Deposit Insurance Corp.’u taşımıyor. Birçoğu için, bunlar endüstriden tamamen uzak durma nedenleri.

Melker, “Kişisel koruyucu olarak madeni paralarınızı kaybetmenin milyonlarca yolu var” dedi. “Çoğu insan için çok korkutucu, çünkü kendi bankanız olmak ve büyük olasılıkla en geçerli, tek başarısızlık noktanız olmak çok göz korkutucu.”

Temizlemek
Glassnode’a göre, mevcut piyasa çöküşünde borsalar bakiyelerinin Ocak ayındaki zirveden %20’den fazla düştüğünü gördü. Yine de bazı yatırımcılar cüzdanlara ilgi gösterse de mevcut kargaşa kripto borsalarının sonu anlamına gelmiyor.

Secure Digital Markets’ın baş strateji sorumlusu Zachary Friedman’a göre, büyük bilançolara sahip büyük borsalar olan FTX ve Binance gibi şirketlerin “kaliteye kaçış”tan faydalanması daha olası.

Bitcoin eğitimcisi ve “Coin Stories” için podcast sunucusu Natalie Brunell’e göre, bazı yatırımcılar için zorlu bir yolculuk olsa da, mevcut türbülans kripto dünyasının büyüdüğünün bir işareti.

“Sonuçta bu sistemin sağlıklı bir şekilde temizlenmesi gibi olduğunu düşünüyorum” dedi. “Bu iyi bir şey, kötü projeleri temizliyor.”

Haftalık Grafiğe Bakmanın Faydaları – Kalabalıklardan Uzaklaşın

Kripto piyasasından kar elde etmek için en iyi piyasa oyuncularının kullandığı stratejilerden yararlanmak için, alım satım ekranınıza sürekli bağlı kalmanıza gerek yoktur. Piyasadan bir geri adım atarak başlayın ve günlük veya gün içi fiyat hareketinden daha güvenilir inişler ve çıkışlar oluşturan haftalık zaman aralığına odaklanın.

Yüksek frekanslı ticaret (HFT) robotları olarak da bilinen algoritmalar, son yıllarda gün içi seanslara önemli bir tehdit oluşturdu. Saniyenin onda birinde işlem yapan bu algoritmalar ve yapay zekalar sizlerden çok daha hızlı ve akıllı. Hal böyleyken bu sistemleri yenmek giderek zor bir hal alıyor.

Fakat anlık, saatlik hatta günlük grafik yerine haftalık grafiğe odaklanmak piyasadan çok güçlü sinyal almanıza olanak saladığı gibi gerçek trendin yönünü size gösterir ve en önemlisi piyasadaki tüm gürültüyü keser. İnsanlar panik halinde kaçışırken siz daha rahat hareket edebilirsiniz.

Bu büyük resme odaklanma yaklaşımı, gürültü seviyelerini önemli ölçüde azaltarak, haftalık grafiği takip eden yatırımcının, kısa vadeli al satçılar tarafından kaçırılan fırsatları görmesine olanak tanır. Anlık milyonlarca işlem yapan ve piyasanın dengelerini bozan robotlardan, yapay zekadan kurtulmanıza olanak sağlar.

Kuşkusuz, bu yatırım şekli sabır ve öz disiplin gerektirir. Çünkü haftalık fiyat çubuklarının eyleme geçirilebilir noktalara ulaşması birkaç ay sürebilir. Ama asıl fırsatlar da zaten bekleyerek, sabrederek yakalanır. Hem alırken hem de satarken doğru zaman aralığını beklemeniz gerekir. Piyasaya, gerçek trende göre hareket etmeniz gerekir.

Stablecoin Nedir?

Bitcoin ve diğer kripto para birimleri özellikle pek çok finansal araçlarla karşılaştırıldığı zaman son derece volatildir. Bu durum madeni para fiyatlarının aniden yükselebileceği ve düşebileceği anlamına gelir. Böylelikle de yatırımcıların belirli bir madeni parayı sıfırlaması zorlaşır.

Bitcoin ve Ether gibi kripto paralardan farklı olarak, bir rezerv varlık tarafından desteklenen, fiyatı sabit dijital varlıklara stablecoin denir. Stablecoin’ler, dalgalanmasının yüksekliğiyle bilinen kripto para piyasasında fiyat istikrarı sunarak işlem yapmayı kolaylaştırır.

Kripto paraların yüksek dalgalanması yatırımcıları cezbeden bir özellik olsa da, kullanılabilirliklerini ve değer koruma işlemini zorlaştırıyor. Bu nedenle genellikle bir değer saklama aracı olarak kullanılan kripto paralar, ödemelerde tercih edilmiyor. Stablecoin’ler ise dijital para dünyası ve itibari para arasında köprü kurarak, kripto para sahiplerinin işlem yapmasını kolaylaştırıyor.

Hangi tür stablecoin’ler bulunur?

Sabitlendikleri varlık bakımından farklılık gösteren üç tür stablecoin bulunmaktadır:

İtibari para destekli stablecoin’ler: Rezerv varlığı dolar gibi bir itibari para olan stablecoin’lerdir. Fiyatları, desteklendikleri para birimine sabittir. Stablecoin ihraç edenler, oluşturdukları coin değerinde parayı rezervlerinde saklamak zorundadır.

Şirketlerin rezervleri, bulundukları ülkenin yetkililerince düzenli olarak denetlenir. Yapılan denetlemelerde rezervlerinde yeterince para bulunmadığı tespit edilen stablecoin şirketi Tether, New York Başsavcılığı tarafından açılan davada anlaşmaya vararak 18,5 milyon dolar ceza ödemek zorunda kalmıştı.

Altın, gümüş ve petrol gibi emtialar ile desteklenen stablecoin örnekleri bulunsa da, çoğu stablecoin doları rezerv varlığı olarak kullanır.

Kripto destekli stablecoin’ler: Stablecoin’ler, itibari paraları olduğu gibi bir başka kripto parayı da rezerv olarak kullanabilir. Kripto paraların yüksek dalgalanmalı yapısından dolayı, bu stablecoin’ler için yüksek teminat kullanılır. Stablecoin ihraççıları, oluşturdukları stablecoin’lerin değerinden çok daha fazla kripto parayı rezervlerinde tutarak dalgalanmanın etkisini azaltmaya çalışırlar.

Algoritmik stablecoin’ler: Herhangi bir itibari para veya kripto tarafından desteklenmeyen stablecoin’lerdir. Algoritmik stablecoin’ler, rezerv varlığı yerine token arzını kontrol eden algoritma ve akıllı sözleşmeler kullanırlar. İşlevleri merkez bankalarına benzeyen bu mekanizmalar, stablecoin fiyatının sabitlendiği para biriminin fiyatının altına gerilemesi halinde arzı azaltarak fiyat istikrarını korumaya çalışırlar.

Stablecoin’lerin kullanım alanları nelerdir?

Stablecoin’leri diğer kripto paralardan ayıran en büyük özelliği, sabit bir değere sahip olmalarıdır. Yatırımcılar için bir güvenli liman olan stablecoin’ler, fiyat dalgalanmalarından endişe etmeden değer saklamaya olanak sağlar.

Buna ek olarak, birçok kripto para borsası işlem imkanı sunduğu paritelerde baz para birimi olarak stablecoin’leri kullanıyor. Bu nedenle yatırımcılar, genelde stablecoin’leri kullanarak kripto alıp satıyor.

Stablecoin’ler, para transferlerinde de SWIFT gibi geleneksel yöntemlere kıyasla çok daha düşük işlem ücreti ile kullanılabiliyor. Uluslararası ödemelerde de sorunsuz kullanılabilen stablecoin’ler, geleneksel yöntemlerin işlemi tamamlama süresini de epey kısaltıyor.

Stablecoin’lerin ödemelerde kullanımında da artış görülüyor. Birçok ödeme ağı, stablecoin ödemelerini desteklemeye başladı. Son olarak Visa, satıcılara ödemeleri stablecoin USD Coin (USDC) olarak aktarmayı destekleyeceklerini duyurdu.

Stablecoin’ler, bunların dışında merkeziyetsiz uygulamalarda ve maaş ödemelerinde bile kullanım alanı bulabiliyor.

En yaygın kullanılan stablecoin’ler hangileridir?

Mart 2021 itibarıyla piyasa değeri bakımından en büyük 50 kripto para arasında dört adet stablecoin yer alıyor. Bunlar Tether, USD Coin, Binance USD ve Dai’dir.

Tether (USDT): Hong Kong merkezli şirket Tether tarafından ihraç edilen USDT, bire bir oranda dolara sabittir. Kripto sektöründe en yaygın olarak kullanılan stablecoin olan USDT, 40,7 milyar dolar piyasa değeriyle en büyük dördüncü kripto para ve en büyük stablecoin konumundadır.

USD Coin (USDC): Circle ve Coinbase’in kurucuları olduğu Centre Konsorsiyumu tarafından piyasaya sürülen USDC, bire bir oranda dolara sabittir. 10,6 milyar dolar piyasa değeriyle en büyük 12’inci kripto para ve en büyük ikinci stablecoin konumundadır.

Binance USD (BUSD): Dünyanın en büyük kripto para borsası Binance tarafından oluşturulan BUSD, bire bir oranda dolara sabittir ve New York Eyalet Mali Hizmetler Departmanı tarafından denetlenir. 3,6 milyar dolar piyasa değerine sahip olan BUSD, en büyük 34’üncü kripto para konumundadır.

Dai (DAI): MakerDAO tarafından piyasa sürülen, Ethereum tabanlı stablecoin DAI, bire bir oranda dolara endekslidir. DAI, 3,02 milyar dolar piyasa değeriyle en büyük 39’uncu kripto para konumundadır.

Layer 1 ve Layer 2 Nedir?

Ölçeklenebilirlik blockchain dünyasının en tartışılan konularından birisidir. Blockchain alanına herhangi bir şekilde dahil olduysanız, Layer-1 ve Layer-2 çözümlerinden haberdar olmuşsunuzdur. Bu yazıda, bu terimlerin gizemini ortadan kaldıracağız ve bu iki çözümü artıları ve eksileriyle inceleyeceğiz.

Layer-1 nedir?

Blockchain ölçeklenebilirliği, ağdaki hız ve işlem gücünün yükseltilmesi anlamına gelir. Ölçeklendirme, saniyedeki işlem sayısındaki artışı ifade edebilir. Ağlarda yaşanan gecikme sorununun artmasıyla ölçeklenebilirlik probleminin üstesinden gelmek için uygulanan çözümlerden biri, Layer 1 çözümleridir. Layer 1 Blockchain’i, genel sistemi daha ölçeklenebilir hale getirmek için protokolün kendisini, ağda herhangi bir değişim yapmadan geliştiren bir çözümdür. Bu çözümdeki iki popüler yaklaşım konsensüs değişimi ve sharding’dir.

Konsensüs: Proof-of-Work (PoW), Bitcoin başta olmak üzere bazı popüler kripto paralarda kullanılan, madenciliğe dayanan geleneksel bir fikir birliği/konsensüs mekanizmasıdır. Ancak PoW, işlemleri yavaş gerçekleştirmesi ve yoğun bir şekilde enerji tüketmesi gibi çeşitli sorunlarla mücadele ediyor. Örneğin madencilik yapılmayan Proof-of-Stake (PoS), PoW kullanan ağların daha ölçeklenebilir ve sürdürülebilir hale getirmek için kullanılan bir Layer-1 çözümüdür diyebiliriz.

Sharding: Sharding (parçalama), veri tabanlarından alınan ve Layer 1 çözümlerine uyarlanan bir yöntemdir. Bir ağın “shards” olarak bilinen bir dizi ayrı veri tabanı bloğuna bölünmesi ile gerçekleşir. Bölünen parçaların aynı anda çalışmasıyla da işlemler hızlanır ve ölçeklenebilirlik problemine çözüm bulunmuş olur.

Layer-1 coin’lerine örnek olarak Solana (SOL), Cardano (ADA), Polkadot (DOT), Terra (LUNA), Avalanche (AVAX), Algorand (ALGO), Tron (TRX), Fantom (FTM), Elrond (EGLD) ve Kadena (KDA) gibi kripto paralar verilebilir.

Layer-2 nedir?

Layer-1, altta yatan ana Blockchain mimarisi ile birlikte kullanılır. Layer-2 ise, altta yatan Blockchain’in üzerinde yer alan üst üste binen bir ağdır. Ana yapının üzerine eklenir ancak ağın yapısında değişiklik yapmaz. Bunlara layer-2 çözümleri denir. Bitcoin ve Lightning Network’ü düşünün. Bitcoin, layer-1 ağıdır; Lightning Network ise layer-2’dir. Bunların amacı da ağı hızlandırmak ve işlem ücretlerini düşürmek gibi maddelerdir.

Layer 2 kripto para projelerinden bazıları ise şu şekilde: Polygon (MATIC), Loopring (LRC), Immutable X (IMX), OMG Network (OMG), 0x (ZRX), Celer Network (CELR), Bancor (BNT), Perpetual Protocol (PERP), DeversiFi (DVF), ZKSwap (ZKS).

Bitcoin Nedir? Nasıl Çalışır? Nasıl Kazılır?

Bitcoin Nedir?

Bitcoin tümüyle merkeziyetsiz bir dijital kripto paradır. Elinizde ya da banka hesabınızda tutabileceğiniz ABD dolarının aksine, Bitcoin’i kontrol eden merkezi bir yapı, otorite ya da merkezi hale getirilmiş bir ödeme sistemi bulunmuyor. Bitcoin bunun yerine, banka ya da ödeme merkezi gibi bir aracı kurum olmaksızın, dünyanın her yerinden insanların birbirine Bitcoin gönderip almasına olanak tanıyan kişiler arası (P2P) bir ağ üzerinde çalışır.

Bugün piyasada binlerce kripto para olsa da Bitcoin dünyadaki ilk kripto paradır.

“Satoshi Nakamoto” takma adını kullanan bir kişi ya da grup, 31 Ekim 2008 günü, dünyaca ünlü Bitcoin makalesini yayımladı.

Makalenin ilk satırında şu ifade yer alıyordu: “Elektronik paranın tümüyle eşler arası çalışan versiyonu, online ödemelerin finansal bir kuruluş aracılığı olmaksızın bir taraftan diğerine direkt olarak gönderilmesine olanak tanır.”

Bitcoin ağı 3 Ocak 2009 tarihinde faaliyete geçerek kripto para devrimini başlattı.

Bitcoin Nasıl Çalışır?

Bitcoin tümüyle merkeziyetsiz bir dijital para birimi olarak kendinden önceki hiçbir varlığa benzemiyor.

Dijital çağdan önce herkes, paranın fiziksel formlarıyla işlem yaptı. Bu süreç çiftlik hayvanları ve tuz ile başladı, gümüş ve altınla devam etti ve kağıt paraya kadar geldi. Paranın “dijitalleştirilmesi” henüz yeni yeni ortaya çıktı ve böylelikle banka hesapları online ortama taşınabildi. Bu sayede, bugün hiç düşünmeden kullanılan PayPal ve Square gibi online ödeme platformları dünyaya geldi.

Bununla birlikte tüm bu “dijital işlemler” faaliyetlerini sürdürebilmek için merkezi bir sisteme ihtiyaç duyuyor. Bankanız veya PayPal gibi finansal servisler, kullanıcı hesaplarını sürekli güncel tutmaktan ve sayımların doğru bir şekilde yapıldığını garantilemekten sorumlu. Bu sistemler dijital paranın merkeziyetçi formunu temsil ediyor.

Bitcoin, mahsuplaşma sürecini merkeziyetsiz hale getirerek dijital para endüstrisinde adeta bir devrim yaptı. Bitcoin, kullanıcılar arası işlemlerde her an tutarlılığı sağlayan merkezi bir yapı yerine, hesap bakiyelerinin ve işlemlerin tüm dünyadaki kullanıcılarla yarı anonim (pseudonymous) olarak paylaşıldığı bir sistem kullanıyor. En basit haliyle açıklamak gerekirse, Bitcoin protokolünde yer almak isteyen herkes, ücretsiz ve açık kaynaklı yazılımı indirip bu ağa katılabilir.

Bir Bitcoin kullanıcısı olarak birine Bitcoin göndermek için tüm bilmeniz gereken onların Bitcoin adresidir (bu bilgi bir dizi harf ve sayıdan oluşuyor, alıcı kişinin ismi veya herhangi bir kişisel bilgi içermiyor!). Sahip olduğunuz Bitcoin’i bir adrese göndererek, aslında işleminizi Bitcoin ağı üzerinde blockchain teknolojisi (buna daha sonra değineceğiz) kullanarak yayınlıyorsunuz (Merhaba, ben Ayşe, Ali’ye 1 BTC gönderiyorum). Bitcoin ağı, Ayşe’nin cüzdan bakiyesinin en güncel halini takip ettiği için, sistem onun cüzdan bakiyesini kontrol ediyor (Örneğin, Ayşe’nin cüzdanında 2 BTC var, yani Ali’ye 1 BTC gönderebilir) ve işlemi tamamlıyor.

Kısacası Bitcoin, bu paylaşımlı hesap defterinin daima tutarlı olacağını garantileyerek çalışıyor ve yeni Bitcoin işlemlerini (Ali, Ayşe’ye 2 BTC geri yolluyor) doğruluyor, kayda geçiriyor ve ardından hesap defterine ekliyor. İşte bu yeni “bilgi bloklarının” var olan blok zincirine eklenmesi, blockchain (blok zinciri) teknolojisinin kalbini oluşturuyor.

Bitcoin Madenciliği Nasıl Çalışır?

“Madencilik” blockchain’e yeni bloklar ekleme eylemine verilen addır. Daha basit bir dille açıklamak gerekirse, Bitcoin madencileri temelde çok karışık bir bulmaca olan kriptografik bir problemi çözmek için kayda değer miktarda bilgisayar gücü tahsis ediyorlar. Bulmacayı, diğerlerinden önce başarıyla çözen madenci, blok ödülü olarak daha önceden belirlenmiş miktarda Bitcoin ile ödüllendiriliyor. Bazı durumlarda blok ödülleri, madencilerin kaynak paylaşımı için bir araya geldiği madencilik havuzlarına veriliyor.

Bulmaca çözüldüğü anda blok onaylanıyor ve blockchain’e ekleniyor. Bu yeni bilgi tüm düğümlere, yani Bitcoin protokolü katılımcılarına gönderiliyor ve herkesçe paylaşılan defter bir kez daha güncelleniyor.

Bitcoin’in fiyatı arttıkça blok ödülü de gitgide daha cazip hale geliyor. Bu da daha çok madenciyi blok kazma yarışına katılmaya teşvik ediyor. Karşılık olarak sistemde ne kadar çok madenci varsa ağ da o kadar güvenli oluyor. Artan rekabet, buna ek olarak, madencilerin yarışta kalmak için sürekli yeni donanıma yatırım yapması anlamına geliyor.

Bitcoin Ödül Yarılanması (Bitcoin Halving) Nedir?

Bitcoin’in değerinin sonsuz arz neticesinde zarar görmesini önlemek isteyen Satoshi Nakamoto, her 210 bin blokta gerçekleşecek bir “yarılanma etkinliğini” kodlara ekledi. Bitcoin ağı ilk çıktığında, Bitcoin’in blok ödülü üretilen blok başına 50 BTC idi. 2012’de bu miktar 210 bininci blokta yarıya düşürüldü ve blok ödülü 25 BTC oldu. İkinci yarılanma 2016’da 420 bininci blokta gerçekleşti ve blok ödülü 12,5 BTC oldu.

BTC’nin toplam arzına (21 milyon BTC) ulaşana kadar bu işlem her 210 bin blokta uygulanacak. Son blok ödülünün 2140’da verileceği tahmin ediliyor.

Bitcoin Nasıl Saklanır?

Bitcoin saklamanın birçok farklı yolu var – işte bunlardan birkaçı:

  1. Bitcoin borsasında tutun

Dünyanın her yerinde birçok çeşitli Bitcoin borsası mevcut. Bu borsaların tamamı sizin başka kripto para birimleri (altcoinler) veya devlet para birimleri (USD, EUR, GBP vs.) için Bitcoin satmanıza olanak sağlıyor. Aynı zamanda bu borsalar, sahip olduğunuz BTC varlıklarını sizin adınıza saklıyor. Onları güvende tutmak da, borsanın görevi haline geliyor. Kripto para borsalarının hack saldırısına uğradığı veya müşterilerine ait BTC’leri kaybettikleri durumlar da yaşandı; bu nedenle kripto varlıklarınızı emanet etmek için bir borsa arıyorsanız, araştırmanızı iyi yapın.

  1. Bitcoin cüzdanında saklayın

Sahip olduğunuz Bitcoin’i kripto borsasında tutmak yerine bir Bitcoin cüzdanında da tutabilirsiniz. Cüzdanlar ikiye ayrılıyor; soğuk cüzdan ve sıcak cüzdan. Sıcak cüzdanlar, internete bağlı çalışan, yani Bitcoin’i online ortamda tutan yazılımlardır. Sıcak cüzdanlar, işlem yapmaya daha uygun olsalar da internete bağlı kaldıkları için gelecek saldırılara karşı mantıken daha zayıftırlar.

Soğuk cüzdanlar “online” olmayan cüzdanlardır. Hacker’lar bu tip soğuk depolama araçlarına internet üzerinden erişemez. Bu yüzden soğuk cüzdanların saldırıya uğrama ihtimali çok daha azdır. Buna karşın, sahip olmak için bir ücret ödemek gerektiğinden ve kullanımı teknik bilgi gerektirdiğinden, bu tip cüzdanlar kullanıcı açısından daha zahmetlidirler. Soğuk cüzdana örnek olarak donanım tabanlı cüzdanlar ve kâğıt cüzdanlar verilebilir.

Bitcoin Cüzdanı Nasıl Kullanılır

Birçok farklı Bitcoin cüzdanı mevcut; web, masaüstü ve kağıt bunlardan sadece birkaçı. Hangi cüzdan tipi sizin için uygun?

Bitcoin cüzdanları, tek anahtarlı veya çoklu imza destekleyen teknoloji de kullanabiliyor. Dijital cüzdanlar ayrıca, depolama biçimlerine göre “sıcak” ve “soğuk” şeklinde ayrılıyorlar. Sıcak cüzdan internete bağlanırken, soğuk cüzdan çevrim dışı çalışıyor.

Yazılım Cüzdanları

Yazılım cüzdanlar; web, masaüstü ve mobil cüzdan çeşitlerini kapsıyor.

Web Cüzdanları

Web cüzdanı, kullanıcıların internet tarayıcısı aracılığıyla BTC blockchain ağıyla etkileşime girmesine izin veriyor. Özel anahtarları (private key) ve diğer “kimlik bilgilerini” çevrim içi sunucuda barındırıyor. Dolayısıyla web cüzdanları, aynı zamanda sıcak cüzdan olarak değerlendirilebilir.

Birçok web cüzdanı, tıpkı kullanıcıların kolayca alım satım işlemi yapmalarına ve varlıklarını saklamalarına izin veren kripto para borsaları gibi, üçüncü parti hizmet sağlayıcıları üzerinde barındırılıyor.

Kripto para borsasında kullanıcı hesabı açıldığında, genellikle otomatik biçimde BTC cüzdanı da oluşturuluyor. Hatta bazen, borsa üzerinde alınıp satılabilen tüm kripto para birimleri için ayrı cüzdanlar da otomatik oluşturulabiliyor.

Borsa tarafından sağlanan dijital cüzdanlar kullanım kolaylığı sunarken, borsa entegrasyonu sayesinde de alım satım işlem süresini kısaltıyor.

Borsada hesap oluşturmak, herhangi bir çevrim içi hizmet sağlayıcısı üzerinde hesap açmakla neredeyse aynı. Buna ek olarak, kimlik belgesine ait bir fotoğrafı sisteme yüklemek ve Müşterini Tanı (KYC) prosedürlerini tamamlamak beklenebiliyor.

Bununla birlikte, web cüzdanları borsada barındırıldığından ve kullanıcıya ait cüzdan anahtarları da üçüncü parti tarafından yönetildiğinden, olası bir siber saldırı veya dolandırıcılık girişimine karşı kullanıcılar savunmasız kalabilir.

Bu nedenle, borsalara girişlerde iki veya daha çok faktörlü kimlik doğrulama kullanılması, para çekme erişimi ve kimlik avı önleme araçları dahil olmak üzere, alım satım platformu veya web cüzdan sağlayıcısı tarafından sunulan güvenlik araçlarının aktif hale getirilmesi çok önemli.

Kullanıcılar, cüzdan anahtarlarının üçüncü parti sağlayıcı tarafından kontrol edilmesinden dolayı rahatsızlık hissederlerse, kimi web cüzdanları tarafından desteklenen çoklu imza (multisig) cüzdanı tercih edebilir.

Multisig Cüzdanlar

Multisig, çoklu imza (multisignature) ifadesinin kısaltması olarak kullanılıyor. Bu teknolojiyi, işlemleri iki veya daha fazla kullanıcının dijital biçimde onaylamasını sağlayan dijital imza teknolojisi olarak da tanımlamak mümkün.

Web veya başka türden olması fark etmeksizin standart bir Bitcoin cüzdanı, tek anahtar teknolojisi kullanıyor, yani fonlara erişmek için özel anahtar (private key) gerekiyor.

Bunun aksine multisig cüzdanlar, işlemleri doğrulamak veya cüzdandaki varlıklara erişmek için birden fazla doğrulayıcının onay vermesini şart koşuyor.

Multisig, tek anahtar kullanılmasından kaynaklanan güvenlik açığını azaltıyor. Aynı zamanda, işletmelerin kurumsal cüzdanlarını yönetmelerine veya saklama işlemleri için kullanılmalarına da yardımcı oluyor.

Masaüstü Cüzdanları

Masaüstü cüzdanlar, kullanıcının internetten indirdiği ve kendi bilgisayarı üzerinde çalıştırdığı bir yazılıma dayandığı için web cüzdanından ayrılıyor. Masaüstü cüzdan kullanıcılara, depolanan anahtar verileri üzerinde tam kontrol hakkı tanıyan “wallet.dat” dosyası içeriyor.

Masaüstü cüzdanı kurup ayarlamalarını yapmadan önce, güvenlik amacıyla “wallet.dat” dosyasına erişim parolası konulması ve bilgisayarda virüs veya kötü amaçlı yazılım bulunmadığından emin olunması önemli.

Ayrıca, bilgisayarda yaşanma ihtimali olan teknik sorunlara karşı “wallet.dat” dosyasını yedeklemek ve birikimlerin geri alınması için gerekli olan anahtar bilgisi ile varsa “seed (tohum)” cümlesini farklı bir yere kaydetmek de unutulmamalı.

Mobil Cüzdanlar

Mobil cüzdanlar, adından da anlaşılacağı üzere, akıllı telefon uygulaması kullanılarak çalışır. Genellikle QR kod ile Bitcoin işlemlerinin gerçekleştirilmesi için elle yapılandırılırlar. Bazı mobil cüzdanlar, çevrim içi borsa hesabına ait uygulamaların bir uzantısı olarak çalışır. Bu nedenle kullanıcı girişi, cüzdan ve hesap bilgileri de aynı olur.

Web ve masaüstü cüzdanlara benzer şekilde mobil cüzdanlar; virüs, kötü amaçlı uygulama ve yazılım bulaşma riskine karşı dikkatli biçimde yönetilmeli. Kişinin kendi anahtarlarına hükmetmesine olanak tanıyan mobil cüzdanın kullanılması durumunda, özel anahtar (private key) veya tohum (seed) bilgisinin yedeklenmesi gerek.

Donanım Cüzdanlar

Görüldüğü üzere yazılım tabanlı cüzdanlar; çevrim içi hizmetler ve/veya üçüncü parti merkezi sağlayıcılarla etkileşim halinde olduğundan güvenlik risklerine karşı savunmasız kalabilir.

Bu sebepten ötürü, kripto para birimlerini uzun süre güvenle saklamak isteyen kullanıcılar (HODLers) genellikle “soğuk” olarak tarif edilen, internete bağlı olmadıkları için daha güvenli görünen donanım cüzdanlarını tercih ediyor.

Donanım cüzdanları genellikle, açık (public) ve özel (private) anahtar oluşturmak için rastgele sayı üretme (RNG) yöntemi kullanan, küçük boyutlu birer fiziksel elektronik cihaz oluyor.

Donanım cüzdanı çoğunlukla, cihaza erişen kullanıcılara koruma sağlamak üzere bir PIN kodu ve kurtarma işlemi için de kurtarma ifadesi (recovery phrase) — bu bazen “anımsatıcı tohum (mnemonic seed)” olarak da adlandırılır — oluşturulmasına imkan veriyor.

Mnemonic seed ismi verilen anımsatıcı, genellikle donanım cüzdanının özel anahtarları (private key) için yedek görevi gören 24 kelimelik kurtarma ifadesinden oluşuyor

Donanım cüzdanlarını kullanmak, yazılım tabanlı alternatiflerinden biraz daha zor olsa da, siber saldırılara ve bilgisayardaki kötü amaçlı yazılımlara karşı koruma sağladığından kripto paraları depolamanın en güvenli yolu olarak kabul ediliyorlar. Birçok ünlü donanım cüzdan modeli, kullanımı kolay arayüz sunan masaüstü uygulamasıyla birlikte geliyor.

Bazı donanım cüzdanları, merkeziyetsiz borsalara veya web cüzdanlarına bağlanma seçeneği sunarak, erişilebilirlik ve alım satım platformlarına entegrasyon sorunlarının da üstesinden gelinmesine yardımcı oluyor.

Kağıt Cüzdanlar

Kağıt cüzdanlar; Bitcoin cüzdan adresinin ve buna karşılık gelen özel anahtar (private key) bilgisinin, QR kodu şeklinde üzerine yazıldığı kağıt parçasından ibaret olan, soğuk depolama biçimi şeklinde tanımlanabilir.

Sıcak cüzdanlara kıyasla risklere karşı daha güvenli olsalar da, kağıt cüzdanların önemli dezavantajları var. Kağıttaki verilerin silinmesi veya kolay okunamaması durumunda bilgiler yanlış yorumlanabilir. Ayrıca bu cüzdanlar, tüm meblağın tek seferde kullanılmasını şart koşar ve işlem sonrası yeniden oluşturulur.

Kağıt cüzdandaki varlıkların bir kısmını harcayabilmek için, kullanıcıların bakiyelerinin tamamını farklı bir cüzdan türüne (web, masaüstü veya donanım) aktarması ve ardından bakiyelerinin bir kısmını o cüzdan üzerinden harcaması gerekiyor.

Dahası, kullanıcılar kağıt cüzdan bakiyelerinin sadece bir kısmını başka cüzdana aktarmaya çalışırsa, kalan paranın varsayılan olarak Bitcoin protokolünde yer alan “para üstü adresine (change address)” gönderilmesi riski ortaya çıkıyor. Artan para orijinal kağıt cüzdanda kalmayacağından, para üstü için önceden farklı bir kağıt cüzdan belirlenmemişse, fonların kaybolma riski ortaya çıkabilir.

Bitcoin Adresi Nasıl Oluşturulur

Nasıl ki bir e-posta adresi, mesajınızın doğru kişiye ulaşmasını sağlıyorsa, Bitcoin adresiniz de kripto paranızın güvenle gönderilmesini temin eder.

Demek Bitcoin almaya karar verdiniz. Ama bir saniye! Bitcoin adresi dedikleri şey de ne? Bir özel anahtara ihtiyacınız var mı? Bitcoin cüzdanı, tüm bu denklemin neresinde kalıyor? İşte sizin için hazırladığımız en kapsamlı (ve basit) kripto para adresi oluşturma rehberi.

Bitcoin Adresi Nedir?

Nasıl ki bir e-posta adresi, mesajınızın doğru kişiye ulaşmasını sağlıyorsa, bir Bitcoin adresi de kripto paranızın blockchain üzerinde doğru yere ulaşmasını sağlamakta kritik önem taşıyor.

BTC göndermenizi ve almanızı sağlayan fiyakalı bir kriptografik kod parçası olan açık anahtar, bir QR kodu formundadır.

Neyse ki, Bitcoin ağını kullanmaya başlamak için bilgisayar bilimlerinde doktora yapmanıza gerek yok. Pek çok borsa veya cüzdan, Bitcoin alımı yaptıktan sonra sizin için bir adres oluşturacaktır.

Adres Oluşturma Nasıl Çalışıyor?

Yeni bir adresle ilgili en ürkütücü kısım ise, ne kadar uzun olduklarıdır: harf ve rakamlardan oluşan 26 ila 35 arası karakter. Bir BTC adresi “1”, “3” veya “bc1” ile başlar.

Bitcoin işlemleri banka hesap transferleri gibi iptal edilemiyor veya geri iadesi mümkün olmuyor. Bu yüzden de gönderim yapmadan önce adres satırını iki ve hatta üç kez kontrol etmek önem taşıyor.

Bir Bitcoin ödemesini yanlış kripto para cüzdanına gönderirseniz, o cüzdanın sahibinden size parayı geri yollamasını istemekten başka çareniz kalmaz.

Bitcoin Adresini Nerede Saklarım?

Açık ve özel anahtarlarınızı güvende tutmak gerçekten önemli ve Bitcoin’lerinizi kötü niyetli insanlardan korumak için kullanabileceğiniz birkaç yöntem var.

  1. BTC borsaları : Coinbase ve Binance gibi platformlar, PayPal hesabına veya online bankacılığa benzer bir deneyim sunuyor. Android ve iOS platformlarında bulunabilen bu mobil cüzdanlar, işlem geçmişinin tamamını gösteriyor. Dahası, hatırlatma sözcükleri ve iki adımlı doğrulama sayesinde hesabınızı daha güvenli tutmaya yardımcı oluyorlar.
  2. Donanım Cüzdan: Online blockchain cüzdanları, BTC varlığınızın internete bağlı “sıcak cüzdanlarda” tutulması durumunda çalınma riski taşıyor. Donanım cüzdanı ile coin’leriniz şifrelenmiş bir şekilde fiziksel bir cihazda, internetten bağımsız soğuk cüzdanda saklanıyor. Bu ürünlerin pek çoğu, Ethereum gibi diğer kripto paraları da destekliyor.
  3. Kağıt Cüzdan: Eski usul bir yöntem istiyorsanız, Bitcoin adresinizi bir kağıda yazabilir veya daha kolayı çıktı alabilirsiniz. Özel anahtarı bu şekilde saklamak da pek risksiz sayılmaz. Kağıt cüzdanı kaybederseniz, sahip olduğunuz BTC de sonsuza kadar kaybolabilir.

Kripto Parayı Güvende Tutmak için Hızlı İpuçları

Şöyle düşünün; 50 bin dolarınız olsa hepsini cüzdanınızda tutar mıydınız? BTC için durum neden farklı olsun?

Birden fazla Bitcoin adresi kullanarak tüm kripto paranızın tek noktada olmasını önlemek akıllıca bir hareket olacaktır.

Günlük alım işlemlerinizi gerçekleştirecek kadar küçük miktarda Bitcoin saklamak için mobil cüzdanlar ideal bir seçenek olacaktır; ancak günlük düzende dokunmayacağınız fonları saklamak için teknoloji harikası bir donanım cüzdanına geçmeniz tavsiye edilir.

Bitcoin Gönderimi Nasıl Yapılır

Bitcoin alıp satmaya başladığınıza göre, farklı bir şey yapmayı öğrenmenin vakti geldi: Bitcoin göndermek.

Bitcoin (BTCeşler arası bir elektronik para sistemidir ve kullanıcılara, aracı bir kuruma ihtiyaç duymadan, dünyanın her yerine doğrudan transfer yapabilme imkanı sunar. Bitcoin göndermek için, kullanıcının Bitcoin işlemi yapmayı sağlayan temel altyapıya alışmaları gerekiyor.

Bitcoin Cüzdanları

Bitcoin (BTC) göndermek isteyen kullanıcının bir Bitcoin cüzdanı kullanması gerekiyor çünkü Bitcoin blockchain ağı ile etkileşim ancak böyle mümkün oluyor.

BTC cüzdanlarının kullanıcıya ait kripto parayı “sakladığı” genel bir benzetme olarak kullanılıyor. Ancak gerçekte Bitcoin cüzdanlarının işlevi, blockchain işlemleri aracılığıyla kripto para alıp gönderebilmek için gerekli bilginin üretilmesini sağlamaktan ibaret.

Üç ana Bitcoin cüzdanı tipi bulunuyor ve bunlar yazılım, donanım ve kağıt olarak sıralanıyor. Her biri, sundukları işlevsellik ve güvenlik açısından farklılaşıyor. Bitcoin cüzdanının internete bağlı olup olmamasına göre ayrıca “sıcak” ve “soğuk” cüzdan şeklinde kategorilere ayırmak da mümkün.

Bir kullanıcı, diğerine bir ödeme veya ticaret aracı olarak Bitcoin gönderebilir ya da kişi farklı amaçlarla (örn. kripto para alım satımı veya HODL) kullandığı kendi Bitcoin cüzdanlarına BTC göndermek isteyebilir.

İster yazılım, ister donanım, isterse kağıt olsun, her cüzdan bir diğer cüzdan adresine Bitcoin göndermek için kullanılabilir. Yeter ki gönderilen adres özellikle Bitcoin cüzdanı olarak işlev görsün ve Ethereum (ETH), Bitcoin Cash (BCH) veya XRP gibi farklı kripto paralara ait cüzdanlardan biri olmasın.

Bitcoin Göndermek: Bazı Önemli Noktalar

BTC gönderme süreci seçtiğiniz cüzdan türüne ve cüzdan sağlayıcıya göre değişiklik gösterecektir.

Tüm yöntemlerde ortak olan ise, göndermek istediğiniz Bitcoin miktarını size sunulan ekranda belirlemek: Bu bir mobil uygulama, masaüstü uygulaması, web tarayıcısı veya bir Bitcoin ATM’si üzerinden olabilir.

Ayrıca alıcı tarafın cüzdan adresini bilmeniz ve bunu transferde “hedef adresi” olarak girmeniz gerekiyor.

Ek olarak, tek bir kullanıcı Bitcoin cüzdanıyla birden fazla yeni cüzdan adresi oluşturabilir ve bunların her biri kendi eşsiz özel anahtarıyla eşleştirilir. Cüzdan adresleri Bitcoin blockchain üzerinde herkese açık bir şekilde tutulsa da, onunla eşleştirilen bu özel anahtar (private key) kalıcıdır ve mutlak surette gizli tutulmalıdır.

Bu süreci basitleştirmek isteyen bazı yazılım (ve kağıt) cüzdan sağlayıcıları, kullanıcılarına bir QR kod taramasıyla alıcı adresini girme imkanı sunuyor. Bazı cüzdan sağlayıcıları ise alıcının cüzdan adresiyle eşleştirilmiş bir e-posta adresiyle bile BTC göndermeye izin veriyor.

Eğer bu tür bir QR kod veya e-posta desteği bulunmuyorsa, alıcının Bitcoin adresini oluşturan harf ve rakamları tıpkı bir başkasının banka hesabına gönderim yapar gibi titizlikle kontrol etmeniz ve bilginin doğru olduğundan emin olmanız gerekiyor.

Şunu da ekleyelim; aynı kullanıcı eğer Coinbase ve Coinbase Pro Bitcoin cüzdanları gibi kripto para borsaları üzerindeki iki yazılım cüzdanı arasında Bitcoin transferi yaparsa, Bitcoin gönderme işlevinin buradaki adı Bitcoin yatır/çek olarak adlandırılmış olabilir.

BTC gönderimini Ledger Nano S gibi bir donanım cüzdanından yapmak söz konusu olduğunda ise kullanıcıların genelde bu fiziksel donanımla bir masaüstü uygulaması ekranı üzerinden etkileşime girmesi beklenir.

BTC gönderirken şunu da unutmayın, kullanıcılar bazen transfer için alınacak işlem ücretinin ne kadar yüksek olacağını seçebiliyor. Genelde işlem ücreti ne kadar düşükse, Bitcoin işleminin Bitcoin blockchain üzerindeki doğrulanma süresi de o kadar uzuyor.

Bellek Havuzu (Mempool) Nedir?

Bitcoin işlemleri nasıl çalışır sorusuna yanıt ararken, “mempool” ifadesine denk gelebilirsiniz. Bu, bellek (memory) ve havuz (pool) sözcüklerinin kısaltmasını temsil ediyor.

Bellek havuzu, bir madenci tarafından henüz doğrulanmamış ve blockchain üzerinde bir sonraki bloka eklenmeyi bekleyen tüm BTC işlemlerinin içeren bir kayıttır. Bellek havuzu ağ üzerindeki her bir düğüm noktasında ayrı ayrı saklanıyor ve bir benzetme yapmak gerekirse, bekleyen Bitcoin işlemleri için bir “bekleme odası” işlevi görüyor.

Bellek havuzundaki işlemler, blockchain’e her yeni blok eklendiğinde periyodik olarak temizleniyor. Bellek havuzunda beklemede olan işlemler, ancak minimu işlem ücreti eşiğini aştıklarında temizleniyor (işleniyor).

Bellek havuzundaki düşük öncelikli transferler, yani örneğin düşük ücretli olanlar, işlenip doğrulanabilmek için genelde birden fazla blok “beklemek” durumunda kalıyor.

Bitcoin Madenciliği Nasıl Yapılır

Her ne kadar artık evde Bitcoin madenciliği yapmak pek mümkün olmasa da, varınızı yoğunuzu yatırmaya gerek olmaksızın kripto para madenciliği yapmanız için hala çeşitli yöntemler mevcut.

BTC madenciliği yıllar geçtikçe çok daha zor hale geldi. Kripto paraların ilk dönemlerinde, bir dizüstü bilgisayardan dahi yeni coin madenciliği yapmak mümkündü. Karmaşık matematiksel problemler çözüp yeni işlem blokunu doğrulayan, 50 BTC ödülün sahibi oluyordu. (Bu blok ödülü o dönemde sadece 50 dolar ediyordu ve hiç kimse bu dijital paranın zamanla böylesine değer kazanacağını bilmiyordu.)

Bugünlerde Bitcoin madencileri için hayat o kadar kolay değil. Blok ödülleri birkaç yılda bir yarılandı ve her blokta dolaşıma giren Bitcoin sayısı 6,25 BTC seviyesine kadar düştü. Buna karşın, Bitcoin işlemlerinin halen doğrulanması gerekiyor. Diğer bir deyişle, işlem ücretleri madenciler için kritik bir gelir kaynağı haline geldi.

Burada, Bitcoin madenciliği nasıl çalışır konusuna açıklık getireceğiz, blockchain’in işleyişini sürdürmek için ne kadar bilgisayar gücüne ihtiyaç duyulduğunu masaya yatıracağız ve madencilik donanımının kullanılabileceği diğer iş ispatı sistemlere göz atacağız.

Bitcoin Ağında Transfer İşlemleri Nasıl Çalışıyor

Yeni Bitcoin üretmeyi sağlayan teknolojiye derinlemesine dalış yapmadan önce, bir blok Bitcoin nasıl çıkarılıyor basit şekilde öğrenelim.

Bildiğiniz üzere, blockchain ilk blokun çıkarıldığı 2009 yılından bu yana Bitcoin’e ilişkin tüm işlem kayıtlarının tutulduğu ana yerdir. Yıllar içinde bu bloklardan bir zincir oluşturuldu ve bu sayede geçmiş işlemler üzerinde değişiklik yapmak neredeyse imkansız hale geldi. Herhangi bir işlem verisini düzeltmek istense, o bloktan sonraki tüm blokların yeniden hesaplanması gerekirdi ve bu mantıksız derecede yüksek bilgi işlem gücüne ihtiyaç duyardı.

Açık defter kullanılmasının en büyük faydalarından biri de aynı Bitcoin’in aynı anda iki defa kullanılmasına izin vermeyerek, çifte harcamayı önlemesi. Kağıt parada örneğin bir video oyunu için 50 doları fiziksel olarak vermeniz gerektiği için çifte harcama sorunu yoktur; bir sonraki dükkana gidip aynı banknotla ayakkabı almanız mümkün olmaz.

BTC madencilik sürecine dönecek olursak, her 10 dakikada bir yeni blok oluşturuluyor. Başka bir deyişle, Bitcoin madencileri blok ödülü alabilmek için her saat yaklaşık altı kez muazzam bir rekabete girişiyor.

Madencilik çok fazla bilgi işlem gücü gerektiriyor ve bir bloku doğrulayabilen şanslı kişi, bir matematik problemini ağın geri kalanından daha önce çözmüş oluyor. (Bu aynı zamanda iş ispatının da temel mantığını oluşturuyor, yüksek işlem gücü sayesinde hizmet engelleme saldırıları önlenebiliyor.)

Bahsi geçen soru çözüldüğünde, 1 MB boyutundaki yeni blok da meydana gelmiş oluyor. Doğrulanmayı bekleyen Bitcoin işlemleri bunun ardından bir bellek havuzundan (mempool) derleniyor. Bitcoin madencisi, kendi işlem bloklarında daha fazla işlem ücreti ödemeyi kabul eden Bitcoin kullanıcılarına genelde öncelik tanıyor.

Bu yeni blok ayrıca “coinbase işlemi” adlı bir veriyi de içeriyor. Bitcoin madencileri, emekleri için 6,25 BTC’lik blok ödülünü ve kendi bloklarındaki her transferin işlem ücretini bu şekilde topluyor.

Evet, 10 dakikalık süre zarfında bir hayli olay gerçekleşiyor. BTC madenciliği nasıl işliyor artık kabaca bir fikrimiz var, şimdi işin derinine inelim. Sıradaki bölüme geçmeden önce çayınızı tazelemek isteyebilirsiniz.

Hash Oranı Nedir?

Hash oranı, herhangi bir anda Bitcoin blockchain ağının ne kadar güçlü olduğunu tespit etmek için önemli bir göstergedir. Özetle, bu oran Bitcoin ağında o anda genel olarak ne kadar işlem gücü olduğunu gösteriyor.

Hash oranı, Bitcoin madencilerinin, blokları işlemek için ne kadar bilgi işlem gücü ayırdıklarını bize söylüyor. Hash gücünün daha yüksek seviyede olması, blockchain ağının daha güvende olduğu anlamına geliyor.

Kripto para madenciliğinin yaklaşık her 10 dakikada bir yeni blok üretecek şekilde kesintisiz olarak gerçekleşmesini sağlamak için, blockchain üzerindeki madencilik zorluğu aşağı yukarı her iki haftada bir düzenli olarak yeniden ayarlanıyor. Eğer hash oranı yüksek bir seviyedeyken, blok ödülü almak için çözülmesi gereken matematiksel problemler fazla kolay olsa, yeni BTC’ler dolaşıma çok daha hızlı girerdi. (Çok zor matematiksel problemler de benzer sorunlar çıkarırdı.)

Bitcoin Madencilik Donanımı Nedir?

Kısaca bahsetmek gerekirse, madencilik donanımları özellikle yeni Bitcoin çıkarmak için tasarlanmış yüksek performanslı bilgisayar donanımlarıdır.

Teknoloji harikası işlemciler, madencilerin matematik problemi çözme rekabetinde birinci olma şanslarını artırabilmek için olabildiğince yüksek hash oranı sunmayı amaçlıyor.

Bitcoin madencilik donanımı üreten birkaç farklı şirket bulunuyor, ayrıca kendi donanımınızı toplamanız da mümkün. Her şeyden önce elektrik masrafını düşünmek gerekiyor; aksi halde enerji tüketiminiz kazanacağınız tüm blok ödüllerinden daha ağır basabilir.

Bir Bitcoin madencilik donanımının ana parçaları bir anakart, güçlü bir ekran kartı (Nvidia ve AMD bu alanda iki büyük üreticidir), dayanıklı bir güç kaynağı, kurduğunuz sistemin aşırı ısınmasını önleyecek bir soğutma çözümü, güvenilir bir işlemci ve tüm sistemi bir arada tutup tozdan koruyacak bir kasadan oluşuyor.

Başlıca Madencilik Donanımı Türleri

Piyasada bulunan en yaygın madencilik donanımlarına bir göz atalım. Her bir Bitcoin madencilik donanımı tipinin kendine göre artıları ve eksileri var.

  • ASIC madenciliği. Uygulamaya özel entegre devre (application-specific integrated circuit) ifadesinin kısaltması olarak kullanılıyor. Bu cihazlar sadece Bitcoin ve diğer kripto paraların madenciliğini yapmak amacıyla kuruluyor. Bu tür donanım farklı formlarda tasarlanabiliyor ve bazı setler, diğerlerine göre çok daha pahalı olabiliyor. Bu donanımlar, özellikle elektrik tüketimini minimumda tutarken yüksek seviye bilgi işlem gücü sağladıkları için fayda sağlıyor.
  • Scrypt madenciliği. Bu madencilik yaklaşımı, özellikle Litecoin blockchain’inde oldukça popüler. Bu sistem, SHA-256 hash algoritması için bir iyileştirme olacak şekilde tasarlanmış bulunuyor. Scrypt üzerinden, madencilerin olabildiğince hızlı biçimde rastgele sayılar üreterek RAM içinde bir konuma kaydetmeleri gerekiyor. Bu yaklaşım özellikle GPU sahibi madencilerin işine geliyor ve ASIC madencilerinin sahip olduğu avantajı azaltarak, daha eşit bir oyun sahası oluşturuyor.
  • GPU madenciliği. Bu, madencilik tarlalarındaki en popüler yaklaşım. Bu sistemde, blockchain’den veri çıkarmak için ekran kartları (GPU) kullanılıyor. Ekran kartları her ne kadar verimlilik sağlasalar da çok pahalı olabiliyor ve standartlar değiştikçe çok hızlı kullanışsız hale gelebiliyorlar. Bakım ihtiyacı da oldukça yüksek; soğutma ve kesintisiz elektriğe güvenilir erişim kilit önem taşıyor.
  • CPU madenciliği. Basit bir ifadeyle, bilgisayarınızdan kripto madenciliği yapmak. Her ne kadar basit ve ucuz olsa da, BTC madenciliği söz konusu olunca bu yaklaşım pek uygulanabilir değil. Bu yöntem en iyi altcoin’ler için kullanılabilir. Bazı durumlarda, arka planda çalışıp bilgisayarınızın boşta duran işlem gücünü kullanarak kripto çıkaracak madencilik yazılımları bulabilirsiniz.

Alternatifler:

Madencilik Havuzları ve Bulut Madenciliği

Yüksek teknolojili bu ekipmanlara para dökmek yerine seçebileceğiniz alternatifler mevcut. Adından anlaşılacağı üzere, madencilik havuzları size ait bilgisayar gücünü başkalarıyla birleştirerek yeni bir blok doğrulama şansınızı artırmayı amaçlıyor. Bir blok başarıyla doğrulanırsa, ona ait ödül gruptaki herkese pay ediliyor.

Bir diğeri ise bulut madenciliği. Bitcoin madencilik donanımını tümüyle kendiniz satın almak yerine, bu yöntemle uzak madencilik tarlalarındaki bilgi işlem gücünü etkin biçimde satın alabilirsiniz. Bu sistem, çok yönlü bir operasyona yatırımcı olarak katılıp, elde edilen getiriden pay almaya benziyor. Bu yöntemle madencilik gücünü satışa çıkaran gerçek şirketler var, ancak dolandırıcılara karşı da dikkatli olmanız gerekiyor. Ayrıca size düşen bir operasyonel yatırım olmasa da, sisteme katılabilmek için uzun süreli ve aylık ödemeleri yüksek sözleşmeler yapmanız gerekebilir. Bu ödemeler kârınızı eritirse, günün sonunda zararda kalmanız da mümkün.

Bitcoin Madenciliği Yapmaya Başlamalı mısınız?

Ne yazık ki Bitcoin madenciliği basit olmaktan çok uzak. Muazzam miktarda elektrik tüketiyor. (Bunu bir kıyaslamayla açıklamak gerekirse, blockchain her yıl 68,13 Terawatt saat güç harcıyor, bu da 10,7 milyon nüfuslu Çek Cumhuriyeti’nin toplam kullanımına denk. Tek bir işlem, ABD’deki ortalama bir hanenin 20 günlük tüketimine denk miktarda enerji harcıyor. Bu veriler, Digiconomist araştırmalarına dayanıyor.)

Bitcoin madenciliği özellikle elektriğin ucuz olduğu yerlerde kârlılığını koruyor. Kârlılık seviyeleri ayrıca Bitcoin’in mevcut fiyatıyla da doğrudan ilişkili. BTC fiyatı 4.000 dolar olursa, tüm bu zahmete girmeye değmeyecektir. Madencilik zorluğunun düşük olduğu zamanlarda bu işlere girişmek de kısa günün karı sayılabilecek bir miktar kriptoyu kazanma şansınızı kayda değer biçimde artıracaktır.

Altcoin Madencilik Fırsatları Neler?

Elbette madencilik donanımınızı daha küçük blockchain’lerde de kullanabilirsiniz. (Bununla birlikte, Ethereum blockchain’inin iş ispatı mutabakat mekanizmasını geride bıraktığını hatırlatmakta fayda var. Birkaç ay içinde, ETH madenciliği sona erecek.)

Scrypt yaklaşımını kullanan altcoin’lere örnek olan Dogecoin, SHA-256 Bitcoin madencilik donanımıyla uyumlu değil. Ne yazık ki bu “şaka” kripto parayı CPU ile çıkarmak da zorlaştığı için, ASIC sistemlere yatırı yapmanız gerekebilir. (Ayrıca, DOGE işlemlerinin bir sentin çok altında nedeniyle burada ücretin çok artması da mümkün olmayabilir.)


Risk Açıklaması: Coinbulucu.com’da yer alan yazılar ve makaleler yatırım tavsiyesi niteliğinde değildir. Bitcoin ve kripto para birimleri yüksek risk içeren varlıklar olup, bu para birimlerine yatırım yapmadan önce gereken özeni göstermeli ve kendi araştırmalarınızı yapmalısınız. Bitcoin ve kripto para birimlerine yatırım yaparak paranızın bir kısmını veya tamamını kaybedebilirsiniz. Transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve meydana gelebilecek kayıpların sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. Coinbulucu.com herhangi bir kripto para biriminin veya dijital varlığın satın alınmasını veya satılmasını önermez veya Coinbulucu.com bir yatırım danışmanı değildir. Bu nedenle Coinbulucu.com ve sitede yer alan makalelerin yazarları yatırım kararlarınızdan sorumlu tutulamaz. 

Sorumluluk Reddi Beyanı: Coinbulucu.com’da yer alan reklamlar üçüncü parti reklam kanalları aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Ayrıca Coinbulucu.com sponsorlu makalelere ve basın bültenlerine de sitesinde yer vermektedir. Bu nedenle Coinbulucu.com’dan yönlendirilen reklam linkleri Coinbulucu.com onayından tamamen bağımsız olarak sitede yer alır ve reklam linkleri ile yönlendirilen ziyaretler ve açılır pencereler kullanıcı sorumluluğundadır. Coinbulucu.com’da yer alan reklamlar ve sponsorlu makalelerdeki linklerle yönlendirilen sayfalar hiçbir surette Coinbulucu.com’u bağlamaz. 

Copyright Coinbulucu.com © All rights reserved.